Bu aralar günümüz siyasi ve ekonomik kriz ortamından ayrıca kültürel, sosyal, demografik dönüşümünden, teknolojik şartlarından hiç memnun olmayanlar tarafından 90'lara dair büyük özlem içeren mesajlar görüyoruz.
Bir çok açıdan haklılar da, çünkü 90'larda ülkemizde yabancı istilası ve demografimizle oynayan, liyakatı, demokrasiyi ve özgürlükleri bu denli yok edip, kendi ideolojisinden olmayan insanların hayatını yok sayan ve yok etmeye çalışan bir iktidar yoktu.
Toplum olarak o dönem biz bize daha sakin, temiz ve özgür bir hayat yaşıyorduk. Her ne kadar Levent Kırca'nın Olacak O Kadar skeçlerinden de gördüğünüz gibi kötü şeylerin çok fazla olduğu bir dönem olsa da bugünlerle kıyaslanamayacak kadar sakin ve huzurlu bir sosyal ve siyasi oram vardı. Her ne kadar ekonomi gene çok kötü olsa da şu dönem gibi insanları çileden çıkaracak kadar değildi.
Kabul etmekte fayda var, ekonomi o zaman da berbattı, ama en azından işsizlik, tarım gıda vb sektörler bu denli vahim bir durumda değildi. Herşey daha kaliteliydi.
O dönemki ekonomik krizler de bu denli insanları
perişan etmemişti ve insanlar para için bu denli sapıtmamıştı belli ideolojiler etrafında. Zaten bunu o dönemin siyasi liderlerinin birbirlerine olan hitaplarından da görmüşsünüzdür.
O yıllarda da halkımız aynı bugünün interneti ve akıllı telefonu olan ilgi gibi, 90'ların pop müziğine ve özel tv kanallarına, yazılı ve görsel medyaya ve sanatçı ve sporcuların hayatların kendisini kaptırmış, gazete okuyup televizyon izliyor, radyo dinliyor ve gazete kuponu topluyor ansiklopedi ve tabak çanak alma derdindeydi. Özel tvlerin çok fazla etkisi vardı hayatımızda ve uyuşmuş bir şekilde eğleniyorduk ve ekonomik kriz ve siyasileri protesto etmek sokağa dökülme gereği hissetmiyorduk. Zaten mevcur siyasi tartışmalar şeriat tehlikesi vb bazı konular üzerinden dönüyor ve askeri yönetim gelir korkusundan kimse pek bir şey söyleyemiyordu bugün ki gibi.
Özel medya kanalları bir yandan halkı eğlendirip bir yandan da bir yandan da sosyal konularda açık oturum programları tartışılıyordu, en ciddi konu olarak şeriat tehlikesi veya pkk terörünü tartışıyordular ama daha çok TSK'nın dürtmesi ile sürekli şeriat tehlikesini öne çıkaran bir medyamız vardı, asker çok fazla görünüyordu siyasette.
Bütün
bunlar yanında o zamana kadar görülmemiş şekilde her türlü tv eğlence ve
medya goydoy gırgırının olduğu özgür liberal bir medya düzeni vardı ve
halkımız öğreniyordu. Beyaz Show'un eski programlarından bunları görebilirsiniz.
Gündemi de gazeteler, özel tvler ve siyasiler belirliyordu hep beraber ama tepede bir devlet ve devletin arkasındaki askerin verdiği ayar ve korku seziliyordu zaten. Milli Güvenlik Kurulu -MGK toplantılarında asker başbakan ve bakanlardan daha ağır basıyordu.
Tabii yeni nesil bilmez pek o zaman MGK diye bir şey
vardı, gerçi hala var, mesela o toplantılarda Milli Güvenlik Kurulu
toplanırdı ve orda başbakan ve bakanlar ve onlardan daha çok sözü geçen
generaller toplanıyorlardı. Generaller yani sert adamlar toplumu
iç mihraklar ve dış mihrak konusunda uyarıp sürekli laiklik vurgusu
yapıyor ve hükümete ve tüm siyasilere yapılamsı gereken olarak ödevler veriyorlardı ve asıl
işleri bu olmadığı halde çok açıkca siyaset yapıyor ve korku salma anlamında adeta terör estiriyorlardı.
Biz gençler olarak o dönem çok sınırlı bir hayat yaşıyorduk, gazete yanında gelen bulmacaları çözüyor, magazin takip ediyor ve tv'de Levent Kırca - Olacak O Kadar izliyor, pop müzik dinliyor kaset cd almak için para biriktiriyor ve tv'de yayınlanan sinema firmlerini izliyorduk ve ilişkiler ve cinsellik konularını çok merak ediyorduk ev alabilenler porno dergi ve kaset alabiliyordu.
Asıl önemli olan ise, çoğumuz epey
saf ve hatta epey alıktık yani felsefeden de siyasi kavramlardan da her
türlü düşünsel karşılaştırmalı analitik becerilerden yoksunduk, okuldaki yasakçı militarist eğitimin ezberci kobaylarıydık. Dersleri ezberliyor tartışmadan kabul ediyor sınava giriyorduk Ortaokul ve liselerde asker
disiplini vardı ve öğretmenler saçımızla kıyafetimizle meşguldü daha
çok. Din kültürü dersi o zamanda çok ciddiye alınıyordu ve din hocaları Ayetel Kürsi gibi uzun sureleri ezberletiyordu düz liselerde ve sınav ediyorlardı.
Sorgulamaktan araştırmaktan ve analitik düşünmekten ve ailemiz içindeki konumumuzdan, kısaca kendimizi bilmekle ilgili her şeyden bi haberdik ve çok fazla dergi kitap alıp okumuyorduk aynı bügünkü gibi sadece boğazımızı düşünüyorduk.
Bir
müzik enstrumanı çalmaya, bir sporu iyice yapmaya, bir bilim dalıyla
ilgilenmeye ya da hobiler edinmeye bile pek uğraşmazdık. O dönemin Netflix i olan şifreli paralı yayın olan Cine-5 in
erotik fimlerini nasıl izleyeceğimizi düşünürdük. Çünkü her şey çok kısıtlı ve bizler çok fakirdik toplumun büyük
çoğunluğu aynı bugün ki gibi.
Beslenme konusunda bir kültürümüz yoktu. Köyden getirdiğimiz alışkanlıkları devam ettirir ve bir arayış neyde protein neyde karbonhidrat vardı onu da bilmezdik. Bize ne sunulmuşsa evde veya işte ona evet derdik.
Böyle bakınca
90'lar müthiş güzellenecek bir şey değildi. O zaman da tatile gidemezdik
o zamanda toplu ulaşım fahişti. Kısaca bu dönemin farklı bir haliydi.
Ülkede bu kadar yağma, talan ve kayırma yoktu ama o zaman da Özal'ın
getirdiği yolsuz düzenin devamıydı.
Anne baba kardeş ilişkilerimiz de vasatın altındaydı, genel de yalnızdık ve aile de herkes para derdindeydi büyüklerimizin aynı bugünkü gibi genelde para ve kariyer konuşurdu.
90'larda Olup Şimdi Olmayan Şeyler
Toplumda dışarda birbirine saygı vardı, bugün ise nezaketsizlik ve kabalık şu an ülkeyi esir almış durumda.
İnsanlar nicelik değil, nitelik arayışında idi, Yani ne olursa olsun hayatımızda bir şeyler olsun değil kaliteli ve düzgün şeyler arıyorlardı.
Bu kadar çomarca her yere her şeye saldırma yoktu. Müziğin de yemeğin de kıyafetinde ilişkilerin de cılkı çıkmamıştı. Kullanılan Türkçe bile daha doğru ve anlamlıydı.

0 Yorumlar
Yorumlarınızı Bekliyoruz