![]() |
Nietzsche: İntihar düşüncesi muazzam bir tesellidir. Onun sayesinde insan birçok karanlık geceden sağ çıkar.
Cioran: Sadece canım isteyince ölmek elimde olduğu için yaşıyorum. İntihar fikri olmasaydı kendimi çoktan öldürmüş olurdum.
Gördüğünüz gibi filozoflar için intihar çok havalı ve estetik şekilde de anlatılabiliyor. Peki intihar etmek gerçekte nedir? İntihar etmek ne anlama gelir? Bütün bunları biraz deşelim.
Malum son yıllarda artarak çoğalan çok acı intihar olayları yaşanıyor ülkemizde.
AVM'lerde ve Metro istasyonlarında kamuya açık alanlarda intihar eden gençleri ve yetişkinleri görüyoruz. Bunun bir toplum ve aileler için ne kadar acı bir dram olduğunu hepimiz içimizde hissederek yaşasak da, bu sonuçlara sebep olan gerçekleri tüm yönleri ile daha net görmeli ve bu konuda bir şeyler yapmalıyız.
Elbette hiç bir insan bu tür kendi hayatını sonlandırma sınırlarında dolaşmamalı. Tabii o sınırlarda dolaşmayanlar için bu söylemesi kolay. O insanlar ne yaşadı da o sınırlara eriştirler bunu bizler bilemeyiz, ama aslolanın yaşamak ve yaşatmak olduğunu bilmeli ve buna göre davranmalıyız.
Ülke olarak intihara meyilli insanları bu yoldan çevirmemiz lazım bir an önce. Bir an önce intiharın belli kesimleri mutlu eden bir şey olduğunu ama intihar sınırlarında dolaşan bizim için ise bunun çok ağır bir mağlubiyet olduğunu anlamamız ve anlatmamız gerekiyor ki böylece yaşadığımız dönemden beraber çıkalım.
Ülkemizdeki intiharlara birinci sebep elbetteki malumunu ülkedeki 20 yıllık kötü yönetimin doğurduğu siyasi, sosyal ve ekonomik çöküntü. Bundan aklı başında olan dünyayı bilen her insan emin.
İkinci sebep ise bu ana sebepten kaynaklı yaşadığımız derin yalnızlık ve çaresizlik hissi. İnsanlar kendilerini çok yalnız ve çaresiz hissediyorlar ülkemizde. Bunda en büyük sebep ise, maalesef aile ve toplum yapımız. Aile içindeki bireylerin psikoloji ve en önemlisi empati bilmeyen cehaleti, duyarsızlığı ve bencilliği. Çoğumuzun çevresinin de kıskançlık ve rekabetle hayatını var eden insanlarla dolu olmasıdır.
En başta şu gerçeği ortaya koyalım ki bazı şeyler iyice anlaşılsın. Ülke olarak diğer ülkelerden en büyük farkımız çok daha narsist bir millet oluşumuz maalesef. Kendimizi değiştirmek, geliştirmek, insanlara ve kendimize fayda sağlamak yerine, günün 24 saati nerdeyse aşağılık kompleksi içinde yaşıyor ve sürekli kendimizi olduğumuzdan farklı ve güçlü göstererek, her şeyi abartarak ve başkalarından üstün olmaya çalışarak geçiriyoruz.
Özetle hem aile hem çevre düzeyinde başkalarıyla yaptığı kıyaslama üzerinden hayatını açıklayan ve sürekli ilgi ve onaylanma isteyen, rekabet edip arıza çıkaran bir toplumuz.
Bu narsistik hastalıklı halimiz de tüm sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel hayatımızda var; ailemizde, arkadaşlık ve özel ilişkilerimizde en belirleyici şey bu narsistik davranışlarımız oluyor.
Aramızda bu tür narsistik bir rekabete ve yarışa girmeyenler ise maalesef aile ve dost çevresinde de ona sahip çıkan rehberlik yapan insan pek olmadığı için zamanla zayıflayarak derin bir buhrana giriyorlar ve yaşadıkları bu değersizlik, çaresizlik ve güçsüzlük hissiyle daha fazla hayata devam edemiyor ve intihar ediyorlar. Bu çok acı bir süreç ama maalesef böyle. Borç yüzünden intihar eden insanların da çoğusu bu şekilde bir süreçten geçiyorlardır.
Peki, ailemiz başta olmak üzere, yakın arkadaş ve dost çevremizde hepsi bu tür gerçekdışı narsistik bir tutumla bize yaklaşıyor, bizle rekabet ediyor ve bizi aşağılıyor yok sayıyor diye intihar etmek zorunda mıyız? Elbette ki hayır, bakın dünyaya dünyada bu şekilde dışlanan, itilip kakılan, görmezden gelinen insanlar en kötü seçenekte etrafındaki o insanları terk ediyor ve homeless(evsiz) olarak yaşamayı seçiyorlar ve kısmen gayet özgür ve mutlu da oluyorlar.
Yani içinde bulunduğumuz ülkede, aile de veya arkadaş çevresinde hayat çok çok zor olsa da ve maddi gücümüz de kendi başımıza bir hayat kuracak kadar olmasa da bir şekilde hayata tutunmak zorundayız. Maddi sebeplerimiz yoksa zaten daha kolayca intihara giden zayıflıklarımızı çözebiliriz. Psikolojik danışmanlık alabilir, çeşitli okumalarla ve çalışmalarla kendimizi geliştirebiliriz.
Bunu yaparken de, ne aile ne de arkadaş çevremizden şikayet etmeli, sadece bizi asıl bu hale koyan sorumlulara yani siyasetçilere ve onların işbirlikçisi hırsız ve aç gözlü iş adamlarına karşı karşı kin beslemeli ve asla onlara yenilmeyi düşünmemeliyiz. Bu siyasi, ekonomik ve sosyolojik gerçekler dışındaki insan hayatındaki kişisel diğer her şey olağandır ve intihar etmeye sebep değildir. Özel hayat, iş hayatı, işsizlik, para ve aile sorunları nihayetinde hepsi birer öğrenme biçimidir ve bu konularda da dönem dönem kötü yaşadıklarımız bir hayata son vermeye gerekçe değildir. Çünkü kendimizi de yakın çevremizdeki kötü tutumları olan insanları kısmen uyandırmak ve eğitmek de bizim elimizdedir.
Bizi hayatta tutacak ve başarmaya itecek güç; ne aile ne de arkadaş çevremizdedir. O güç bizim içimizdedir ve bizi intihara sürükleyecek bir toplum inşa eden siyasilere ve siyasilerle beraber çalışan kapitalistlere karşı olan kinimizdedir. Yaşamak ve daha iyi bir dünya kurmak için buradan güç almalıyız.
Çünkü şu zamanda ülkemizde intihar etmek merkez sağ siyasetçilerine yenilmektir. Bu yenilgiyi kabul etmemeliyiz.

0 Yorumlar
Yorumlarınızı Bekliyoruz